top of page

Yelken ve Arma

Yelkenli bir tekne, çoÄŸunlukla bir motora sahip olsa da, rüzgar gücü ile ilerlemek için tasarlanmıştır. Rüzgar etrafımızdaki havanın, yer deÄŸiÅŸtirme hareketidir. Rüzgar oluÅŸumunu basitçe hava basıncında ki (hava moleküllerinin yoÄŸunluÄŸu) farklılıklar, diÄŸer bir deyiÅŸle yüksek ve alçak basınç alanlarının birbirine doÄŸru olan hareketi olarak özetleyebiliriz. Burada önemli olan, hava hareketinin her zaman yüksek basınç alanından, alçak basınç alanına doÄŸru olmasıdır. Aslında uçakların havada tutunabilmeleri de tamamen bu temel fizik kuralına göre gerçekleÅŸir. Uçakların hava da yelken yapıyor olduklarını söylersek abartı olmaz. Bizim denizde yelkenli tekne ile yaptığımız hareketin uçaklardan temel farkı, denizde doÄŸal esen rüzgarı kullanmamız, uçakların ise motorları sayesinde kendi rüzgarlarını (zahiri rüzgar) oluÅŸturmalarıdır. Tabii bu fizik kuralının oluÅŸumunda, denizde yapılan hareketin yatay, havada ise dikey düzlemde olduÄŸunu unutmamak gerek. 

 

Yandaki formülün bulan bilim adamı Daniel Bernoulli (1700-1782), kendi adıyla anılan Bernoulli Prensibini bulmamış olsaydı, muhtemelen bugün orsa seyri yapamıyor, hatta uçaÄŸa binemiyor olacaktık. Merak etmeyin, yelken yapmak için bu formülü ezberlemeniz gerekmiyor :-) 

 

 

Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com
Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com

Bu bölümde yelken teorisinden ve yelkenli bir tekne de bulunabilecek baÅŸlıca donanımdan bahsediyor olacağız. Kolay anlaşılabilir olması için, mümkün olduÄŸunca kısa ve öz anlattık. 

Bu prensibi hızlıca anlayabilmek için aÅŸağıda ki çizime bir göz atalım. Çizim bir uçak kanadı kesitini göstermektedir. Åžekilde motor gücüyle kendini ileri doÄŸru itekleyen uçağın oluÅŸturduÄŸu hava akımının (zahiri rüzgar), kanada çarparak ikiye ayrıldığında, kanat formunun sayesinde, üzerinden geçen hava akımının daha hızlı hareket etmesinden dolayı bu yüzeyde alçak basınç, altından geçen akımın daha yavaÅŸ hareketi sayesinde de bu yüzeyde yüksek basınç oluÅŸmaktadır. 

Bernoulli prensibinin bizi ilgilendiren özü budur aslında.

 

Yukarıda belirttiğimiz üzere "yüksek basınçdan alçak basınç alanına" doğru oluşan kuvvet de, kaldırma kuvvetini oluşturur. Bu kuvvet sayesinde de binlerce kilo ağırlığında ki uçak havalanır.

 

Şİmdi bu çizimin bir uçak kanadı olduğunu unutup, kuşbakışı yelkeni açık bir tekneye havadan baktığınızı varsayın. Doğada esen rüzgar, yelkene çarptığında aynı etkiye neden olur. Bu kez kaldırma kuvveti yerine, emme kuvveti demek doğru olacaktır. Yelkenin iki yüzeyinde (rüzgaraltı ve rüzgarüstü diyoruz bunlara da) oluşan basınç farklılığı sayesinde teknemiz ileri doğru hareket edebilecektir.

Yelken seyrinde rüzgarın teknenin orta hattına yaptığı açı önemlidir. 

Yandaki şekli incelediğimizde, rüzgar yönünü sabit tutarak, tekneye geliş açısına göre yapılan yelken seyirlerinin isimlendirmelerini görüyoruz.

 

Sırasıyla, 45 den daha dar açıyla gelen rüzgarlarda yelken çalışamaz, buna bocalama, yelkenin yapraklaması veya köre düşme denir. 45-55 derecelik açıda yapılan seyirlere ORSA veya BORÄ°NA,  biraz daha geniÅŸ açılara DAR APAZ, tam 90 dereceden (yandan) gelen rüzgar seyrine APAZ, daha geniÅŸine GENÄ°Åž APAZ ve son olarak teknenin arkasından gelen rüzgarla yapılan seyre PUPA seyri denir. 

 

Bernoulli prensibinde ki basınç farklılıklarından oluÅŸan emme gücü, PUPA seyirde geçerli deÄŸildir. PUPA seyirde rüzgarın yelkenleri tamamen doldurarak, iteklemesi söz konusudur. Bu nedenle yüzyıllar boyunca denizciler ORSA seyirlerde baÅŸarılı olamamış, genellikle PUPA ve GENÄ°Åž APAZ seyirler yapabilmiÅŸlerdir.

 

Yelkenle seyir esnasında yapılan dönüş hareketlerine de; rüzgarüstüne doğru dönülüyorsa TRAMOLA, rüzgar altına dönülüyorsa BOCİTRAMOLA ya da yaygın adıyla KAVANÇA denir. Tramola yapılıyorken, rüzgara en yakın (teorik olarak) gidebileceğimiz açı olan 45 derecenin de altına düşüp, bocalama alanına girdiğimizde, yelkenimizi diğer tarafa alıp gererek, diğer kontradan 45 derecilik bir açıya kadar döneriz ki yelken çalışmaya başlasın. Yani bir tramola manevrası, teknenin minimum 90 derece rüzgarüstüne doğru dönmesi demektir.

Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com

Tüm alt baÅŸlıklarımızın da olduÄŸu gibi, bu konu da derya, deniz. Burada özetini bulduÄŸunuz bu karmaşık gibi görünen konuların en iyi öğrenme yöntemi pratiÄŸini yapmaktır. Fırsat buldukça denize çıkmaya çalışmanızı önerriz. Åžimdi biraz da yelkenli bir tekne de göreceÄŸiniz donanımlardan bahsedelim. 

Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com
Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com

DONANIM

 

Armayı kısaca, tekne üzerinde ayakta dururken, ayak seviyenizin üzerinde ki donanımlar olarak tarif edebiliriz. Tekne armalarını sabit ve hareketli olarak ikiye ayırmak uygun olur. Direk ve onu tekneye sabitleyen teller, sabit donanımın esas elemanlarıdır.

 

Direk ve bumba sıklıkla alüminyumdan bazen de çelik, metal ve ahÅŸap gibi diÄŸer malzemelerden üretilirler. Ana yelken direÄŸin arkaya bakan tarafında bulunan özel bir oluk veya ray sistemiyle direÄŸe çekilir. Mandar, yelkeni direÄŸe çeken halatlara verilen genel addır. Daha büyük teknelerde, özellikle gezi teknelerinde, direk uzunluÄŸu tekne boyutu ile paralel artacağı için, ana yelkeni direÄŸe çekmek zorlaşır. Bu gibi teknelerde yelken bir düzenek sayesinde direÄŸin ya da bumbanın içerisine sarılır.  Bu sistemlere rolling veya furling adı verilir. 

 

Yelkenler ıskotalar sayesinde, tekneye gelen rüzgarın açısına göre ayarlanırlar. Gezi teknelerinde genel olarak ön yelkenler (cenova veya flok) sarma (furling) sistemlerdir. Bu donanım kolaylıkla açılması ve gerektiğinde rahatlıkla toplanması sayesinde, ön yelkenler için standart uygulama olmuş ve çok yaygınlaşmıştır.

 

(Direk ve Gurcatatlar)

DireÄŸin tekne üzerinde sabitlenmesi birtakım tellerle saÄŸlanır. Bunlardan baÅŸ taraftakine baÅŸ ıstralya, kıç taraftakine kıç ıstralya, ve yanlardakine sancak ve iskele Ã§armıkları denir. Sabit arma ile kast edilen donanım çoÄŸunlukla direÄŸi saÄŸa ve sola ve/veya öne ve arkaya doÄŸru tutan, destekleyen bu donanımlardır. Genelde paslanmaz tellerden oluÅŸan bu yapı, ıskota veya diÄŸer hareketli donanımlardan farklı olarak hepsi sabit olup, seyir esnasında çoÄŸunlukla ayarlanmazlar. 

 

Direk üzerindeki gurcatalar, direkle dik açı yapacak şekilde, yer düzlemine paralel yerleştirilmişlerdir. Rüzgarın etkisi ile direğin eğilmesini engeller. Çarmık ve ıstralya tellerinin uçlarındaki bağlantılar kilitler ile sağlanır. Bunların alt uçlarındaki, güverteyle olan bağlantılar liftin uskur ile ayarlanır.

 

Yelkenli bir teknede kullanılan hareketli donanım ve halatlar, bazı yardımcılar tarafından sabitlenir. Bunlar koçboynuzu, kıstırmaç ve cem kilitdir.

 

Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com

VİNÇLER

 

Yelkenlerin mandar veya ıskota halatları ile çalışırken en çok ihtiyaç duyulan donanım vinçlerdir. DiÅŸlilerden oluÅŸan mekanızması sayesinde üzerinde çok ağır yükler olan bir halatı bile kolaylıkla çekebilmemizi saÄŸlar.  

 

Vince halat saat yönüne sarılır. Vinç kolu tek zamanlı vinçlerde saat yönüne, iki zamanlı vinçlerde her iki yöne de hareket eder. Sarılan halat kolların üst üste binmemesine dikkat edilmelidir. Halatın kalınlığı arttıkça, vinç üzerindeki sürtünme de artacağı için kontrol etmek kolaylaşır. Kaide itibarıyla üzerinde yük varken, halatı en az 3 tur sarmak uygundur.

Halat ince ise, sürtünmeyi artırmak için vincin tüm iç yüzeyi doldurulacak kadar sarılması gerekir.

Ãœzerinde yük olan halatın piyanosunu veya kıstırmacını boÅŸlamadan önce vince almak uygun olur. 

 

Vinç kollarının iÅŸi bittiÄŸinde kendi yuvalarında saklanmalıdır. Vinç kolları ne kadar uzun olursa, yararlanılacak moment de o kadar artacağı için daha az güç harcayarak vinci kullanmak mümkün olur. Seyir esnasında vinç kolları üzerinde bırakılmaz. 

 

MAKARA ve PALANGA DÃœZENEKLERÄ° 

 

Yelkenli teknelerde yükü bölmenin, dağıtmanın veya kolay kullanımının en yaygın yöntemlerinden birisi ise palangalar, hareketli ve sabit makaralardır. Sabit makaralar gücü azaltmazlar, ancak çekiş açısını değiştirerek kullanım kolaylığı sağlarlar.

 

Palanga düzeneÄŸindeki dil sayısı arttıkça güç azalır, ancak çekilen halat miktarı uzar. Bu sayede yapılan iÅŸ aynı kalır. Makara sisteminde kullanılan dilin çapı, halatın 8 katıdır. Dilin kalınlığı ise halatın kalınlığından yaklaşık %10-15 fazla olmalıdır. Daha az olduÄŸunda halatta aşınma baÅŸlar. 

Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com
Yelken Eğitimi ve Mavitur için yelkenseverler.com

GERÇEK RÃœZGAR ve ZAHÄ°RÄ° RÃœZGAR 

 

Rüzgarın geldiÄŸi yöne rüzgarüstü, gittiÄŸi yöne de rüzgaraltı denir. Örnek olarak rüzgar teknenin sağından geliyorsa sancak tarafı rüzgarüstü, iskele tarafı rüzgaraltı olur. Yelkenli bir tekneyi hareket ettiren güç, zahiri rüzgardır. 

 

Zahiri (hissedilen) rüzgar teknenin içinde seyrettiÄŸi rüzgardır. Ãœzerinde yol bulunan teknenin sürati ile gerçek rüzgarın vektörel toplamıdır. Dar açılı (orsa, apaz gibi) yapılan seyirlerde, zahiri rüzgar matematiksel olarak her zaman gerçek rüzgardan daha fazla olacaktır. GeniÅŸ açılı seyirlerde ise rüzgar ve teknenin yönü aynı istikamette olacağından, bu kez tam tersine zahiri rüzgar, tekne hızını gerçek rüzgardan çıkarılarak hesaplanır.  TV'de bazı yelken yarışlarını izlerken, tekne hızlarının açıklanan gerçek rüzgardan daha hızlı olduÄŸunu görebilirsiniz. Ä°ÅŸte bu tamamen yukarıda açıkladığımız nedenlere dayanmaktadır. Özetle; orsa ve dar apaz gibi rüzgara karşı yapılan seyirlerde, tekne hızlandıkça  zahiri rüzgar gittikçe ÅŸiddetlenir. Pupa seyirlerinde rüzgar arttıkça, teknenin de sürati artacağı için, hissedilen zahiri rüzgar ÅŸiddetlenmez. Rüzgara karşı 6 mille giden bir tekne 10 mil esen rüzgarı 16 gibi hisseder, pupa seyrinde bu oran 4 mile düşer.

 

Yelken seyrine destek olmak amacıyla motor da kullanılıyorsa etki eden rüzgar ve hesaplar motor kuvvetiyle yaratılan zahiri rüzgara göre yapılır. 

bottom of page